• dilek özcan
  • Yorum yapılmamış

İğneada’da nükleer karşıtı mücadelenin ahvali: ‘Şimdilik bizim yerimize siz koşuşturun’

Son protestoya Trakya’dan katılım yüksekti ancak yöre halkı ilgisiz kaldı. Şimdilik onları endişeye sevk eden tek şey, nükleer santralin çevresinin yasak bölge ilanıyla Beğendik ve Limanköy’ün tahliye edilecek olması.

Türkiye haritasını önünüze açıp Karadeniz’e göz attığınızda İstanbul’un kuzey batısında Bulgaristan sınırının dibinde çengel gibi bir burunla karşılaşırsınız. İstanbul’a denizden 70 mil mesafedeki bu körfezin bir ucunda İğneada feneri çakıp söner. Körfeze kuş bakışı baktığınızda deniz boyunca 27 km’lik kumsal ve hemen arkasında yemyeşil Istranca ormanları göz alabildiğine uzanır gider.

Trakya’da 80 bin hektarlık bir alanı kaplayan Istrancalar, İğneada’da Türkiye’nin en önemli tabiat parklarından Longoz’a – nam’ı diğer subasar ormanlara – ev sahipliği yapar. 3 bin 155 hektarlık bir alana yayılan İğneada Longoz Milli Park’ı orman, deniz, akarsu, göl, kumul ve subasar orman olmak üzere altı farklı ekosistemi bir arada barındırır. Bu özellikleriyle yöre Türkiye’nin en önemli biyosfer rezerv alanları arasında yer alır.

Neresinden bakarsanız bakın mutlak korunması gereken bu doğal park AKP iktidarıyla birlikte ciddi bir tehdit altına girdi. İktidar önce hassas bir koruma statüsü olan ‘Tabiatı Koruma Alanı’ olarak korunan Longoz’u bu statüden çıkartıp Milli Park yaptı.

Bu rütbe tenzilinden sonra hücum borusu çalındı: Önce İSKİ, Rezve Deresi’nin suyunu çekip İstanbul’un çevresindeki barajlara akıtmayı planladı. Kesmedi Vize’de kurulu Traçim Çimento Fabrikası, İğneada’da bulunan Limanköy balıkçı barınağı bitişiğine dev bir çimento limanı ve silo yapmak için harekete geçti. Bu projeyle cebelleşilirken bu sefer Dünya Göz Hastanasi iştiraki Emba Şirketi Beğendik Termik Santrali ile sahne aldı. Dur hop derken büyük felaket senaryosu patlak verdi: AKP’den seçim öncesi “3. Nükleer Santral İğneada’ya yapılacak” müjdesi… İğneada için tam bir ‘pantolon uyduramadı, gömlek verelim’ durumu cereyan etmekte anlayacağınız.

‘Mevziler’ ne durumda?

Nükleer hem İğneada hem de İstanbul için ciddi bir tehdit. Böyle bir tehdit karşısında ‘mevziler’ ne durumda? İğneada ve çevresinde ortaya çıkan projelere karşı mücadelenin lokomatifi kimler?

Yörede konuşlu bir avuç sivil aktivistin yanısıra İğneada’da kurulu ancak işlevsiz bir çevre derneği var. Bunların yanısıra Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV), Beğendik Termik Santrali mücedelesinde ön saflardaydı. Bu grubu temsilen Avukat Bülent Kaçar Beğendik Termik Santrali ÇED toplantısının geriye itilmesinde önemli bir rol üstlendi. İğneada çevre ihlallerinde başta Kırklareli olmak üzere Trakya’daki sivil toplum örgütleri, odalar ve medyayı teyakuza geçiren Göksal Çidam ve Trakya Üniversite’sinde görevli öğretim görevlileri yörenin hassasiyetleri konusunda etkili bir rol oynuyor. Demirköy’de kurulu DAYKO (Doğal Yaşamı Koruma Vakfı)’na gelince, potansiyel tehditler konusunda tepkisi bayrak ve flama dağıtmanın ötesine geçmiyor. DAYKO’nun mücadele stratejisi ve örgütlenme yapısını gözden geçirmesi gerekli.

Karşı tarafta ise ‘uzatmalı’ ve ‘esnaf’ yaklaşımlı Belediye Başkanı Hayri Savaş ve gölgesinde yandaşları… ‘Uzatmalı’ darken kastım yaklaşık altı dönem İğneada Belediye Başkanlığı yürütmüş olması. Esnaf yakıştırmama gelince, kendisi çevre duyarlılığı olmayan aklı fikri ranta çalışan bir kimlik. Hal böyle olunca İğneada’ya çimento santrali önüne geldiğinde şak diye ‘evet’i basıyor. Nükleer santral meselesinde ise adam iktidarın belediyle başkanı… ‘Hayır’ diyecek hali yok anlayacağınız!

‘Çevre muallimleri’ tepki topluyor!

İğneada’da doğup büyüdüm. Emekli olduktan sonra tekrar doğduğum yere döndüm. Sekiz yıldır Limanköy’de yaşıyoruz. Yörede ortaklaşa çalışacağımız aktivist sayısı yok denecek kadar az. Bize ha deyince destek olan bir örgüt veya STK da mevcut değil. Hal böyle olunca iş başa düşüyor. Benim gözlemim yöre sakinleriyle daha çok birebir sohbet ortamlarının etkili olduğu yolunda, çevre tehditleri neler, yaşadığımız yeri nasıl etkileyecek konulu sohbet ortamları verimli oluyor. Dışarıdan gelip vaaz verir gibi konuşan ‘çevre muallimleri’ tepki topluyor. Yöre halkı bu tür öğrenci-öğretmen ilişkisinden rahatsız. Ülkenin her yanında olduğu gibi burada da ciddi kaygıların ana sebebi ekonomik saikler, geçim-gelecek kaygısı. Halkın cüz’i bir kısmı yöreye yapılacak nükleer santral ya da çimento limanının çoluk çocuğa iş kapısı açacağına inanarak gönülsüz de olsa destek veriyor. Dikkat çeken bir şikayetleri ise bölgenin valisi, belediye başkanı, kaymakamının kendilerine hiçbir gelişme konusunda bilgi vermemesi.

‘Çabalarınızı takdirle karşılıyoruz!’

Bugüne gelirsek… Seçim öncesi AK Parti hükümetinin “İğneada’ya nükleer santral yapılacak” haberi ardından çevrede dolaşıp konuştuğumuz köy-kasaba sakinlerinden “Ah yandık mahvolduk” yollu vahim tepkiler gelmedi. Görünen o ki onları hafif bir endişeye sevk eden tek şey nükleer santralden dolayı yörenin tahliye edilmesi, yani göç ve iskan meselesi. Nükleer santralin inşasıyla birlikte kilometrelerce çevresi yasak bölge ilan edilecek. Bu da Beğendik ve Limanköy’ün tahliyesi demek olacak. Yani savaşta Balkan ülkelerinden buraya göç eden yöre halkı bu sefer de ‘nükleer göç’ yaşayacak!

Benim bu konuda söyleyeceğim, halkın ‘eylem takvimi’ misal ‘kervan yolda düzülür’ rotasında. Yöre halkı daha öncesi çevre ihlallerinde olduğu kadar nükleer konusunda da bigâne kalıyor. Yani “Evet çok tehlikeli bir şey nükleer santral. Ama zaten kıt kanaat geçinen insanlarız. Bağı bahçeyi, koyunu ineği, arıyı ya da balığı, anlayacağınız işimizi gücümüzü bırakıp protesto peşinde koşturmak zamanı değil. İyice bir geleceği belli olsun, cami hoparlörlerinden toplantı yapılacağı ilan edilsin, o zaman çıkarız ortaya. Ama şimdilik bizim yerimize siz koşuşturun. Çabalarınızı takdirle karşılıyoruz!”

İğneadalıların işleri çoktu…

Nitekim 15 Kasım’da İğneada’da yapılan ‘Nükleere Hayır’ basın açıklaması bu halet’i ruhiyenin İğneada sokaklarına yansımasıydı. 15 Kasım fotoğrafına göz atalım. Toplantı düzenleme komitesi basın açıklaması için Kırklareli Valiliği ve Demirköy Kaymakamlığı’ndan onay alınmasına karşılık İğneada’ya asılan ‘Hayır’ afişleri İğreada Belediyesi tarafından usulsuzlük yapılarak taplatıldı.

Toplantıya Trakya yöresinden (Kırklareli, Tekirdağ, Edirne, Marmara Ereğlisi, Çorlu, Lüleburgaz, Vize, Saray, Uzunköprü, İstanbul) katılım ve ilgi çok yüksek olmasına karşılık yöre halkı ilgisiz kaldı. İğneada, Demirköy, Beğendik, Limanköy, Sisliobalıların ‘işleri çok’tu.

Kortej İğneada ana caddesinde ilerleyip çarşı içerisinden geçerken yörede kahvesi olan Ak Partili belde başkanı bir esnaf, kortejdekilere hakaretamiz laflar ederek toplantıyı provoke etmeye çabaladı. Ancak katılımcıların sağduyusu olayın büyümeden bastırılmasını sağladı.

İğneada yöresinden korteji karşılayan kimse olmaması, esnaf ve bir avuç İğneadalı’nın oturduğu yerden yürüyüşü seyretmesi ve korteje yönelik çirkin sataşma ‘Nükleer’e Hayır’ toplantısını biraz da ‘İğneada’lılara yazıklar olsun’a çevirdi. Nitekim farklı il ve ilçelerden gelen çevre aktivistleri sözkonusu esnafı protesto edip hiçbirisinden alışveriş yapmadı, çay içmedi, yemek yemedi.

İğneada’da hava kar gösteriyor. Bakalım Limanköy balıkçı barınağının yanıbaşına inşa edilecek Traçim Çimento limanı ile ilgili karar ne olacak? İğneada Nükleer Santrali konusunda seçim öncesi yapılan açıklamanın devamı gelecek mi? Her şey bir tarafa arkamız Longoz, önümüz Karadeniz. Doğanın bizim mücadelemizde yanıbaşımızda olduğunu hep hissettik. Doğa bizim rehberimiz!

Yazar dilek özcan