• Gamze Ovacık
  • Yorum yapılmamış

İklim Değişikliği Davalarında Yeni Dönem: Hollanda Örneği

Hollanda’da bir yerel mahkeme, devletin sera gazı emisyonu azaltım yükümlülüklerini karşılamadığına ve azaltımları vadettiği hedef seviyesine çıkartması gerektiğine hükmetti.

Kararın tam metninin çevirisi buradan okunabilir.

Haziran 2015’te iklim değişikliğiyle mücadele alanında bir ilk gerçekleşti: Hollanda’da çevre ve iklim değişikliği alanında çalışan bir ulusal dernek olan Urgenda tarafından kendisi ve 900 kadar vatandaş adına açılan davada yerel mahkeme, devlet politikalarını sera gazı emisyonu azaltım yükümlülükleri bakımından yetersiz bularak durumun hukuka aykırı olduğuna karar verdi.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf 195 ülke, iklim değişikliğinin tehlikeli boyutlara ulaşmaması için ortalama küresel sıcaklık artışının (sanayi devrimi öncesine kıyasla) 2oC ile sınırlanması gerektiğinde hemfikir.

Davacılar, 2020 yılına kadar sera gazı emisyon düzeyinde %25-40’lık azaltım taahhüdünde bulunmuş olan Hollanda’nın %14-17’lik azaltımı hedefleyen politikalar yürütmesinin ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu öne sürmüştü.

Uygulanabilmesi için yüksek mahkemenin onayını bekleyen kararda, mahkeme özetle şu tespitlerde bulundu:

Çevreciler devlete iklim değişikliği sebebiyle dava açabilir

Hollanda kanunlarına göre, tüzüğünde birtakım menfaatlerin korunmasına yer veren dernekler, başkalarının benzer menfaatlerinin korunması için de dava açabilir. Urgenda’nın tüzüğündeki “sürdürülebilir bir toplum için mücadele” amacı, “güvenli ve sağlıklı çevre hakkı”nı da kapsamaktadır. Ayrıca “sürdürülebilir toplum” kavramı, doğası gereği sınırları aştığından ve nesiller arası bir boyuta sahip olduğundan, Hollanda ve başka ülkelerdeki mevcut ve gelecek nesillerin haklarının korunmasını da içerir.

Devletin takdir yetkisi sözleşmeyle sınırlı

Hollanda Anayasası uyarınca ülkenin yaşanabilir olmaya devam etmesini sağlamak ve çevreyi korumak ile geliştirmek devletin yükümlülüğüdür. Bunun nasıl yerine getirileceği konusunda devletin takdir yetkisi olsa da, bu yetki sınırsız değildir ve belli bir özen standardının sağlanmasını gerektirir. Tutarlı yorum ilkesine göre, bu standardın uluslararası yükümlülüklere uygun olması gerekir. Dolayısıyla, devlet iklim değişikliğiyle ilgili politikalarda takdir yetkisinin kullanırken, BM Sözleşmesi altındaki uluslararası taahhütleriyle sınırlıdır.

Ayrıca, devletin sağlaması gereken özen standardı, AİHS çerçevesinde yaşama hakkı ve özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi haklarının korunması yükümlülükleriyle uyumlu olmalıdır. Kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla çevre arasındaki bağlantıya gittikçe daha fazla yer verilmesi, devlete insan hayatını tehdit eden çevresel zararı engellemeye yönelik pozitif yükümlülükler getirmektedir.

Özen yükümlülüğünün ihlali

Hollanda’nın iklim değişikliğinden tek başına sorumlu olmaması, devletin özen yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Kümülatif nedenselliğin söz konusu olduğu durumlarda her bir devletin zarardan kendi payı oranında sorumlu olması gerekir. İklim değişikliği davalarında bu yaklaşımın ilk kez uygulanması nedensellik bağının kurulması bakımından çok önemlidir.

Ayrıca mahkeme 2020’ye kadar %25 azaltımın Hollanda için teknik ve maliyet verimliliği bakımından uygulanabilir bir hedef olduğunu belirterek, bundan sapmakla devletin özen yükümlülüğünü ihlal ettiğine ve sera gazı emisyonlarını bu hedefe göre azaltmasına hükmetmiştir.

Açılış Fotoğrafı: Hollanda devletine karşı açtığı davayı kazanan çevre örgütü Urgenda’nın kurucusu ve direktörü Marjam Minnesma, Amsterdam limanına bakan ofisinin önünde.
Fotoğraf: Ari Shapiro/NPR

Yazar Gamze Ovacık