• Elif İnce
  • Yorum yapılmamış

Antik liman termik santral limanı olacak

Socar’ın iki termik santral ve 17 rüzgar türbini inşa etmek istediği Aliağa Ilıca Burnu’nda antik liman ve taş ocağı kalıntıları tespit edilerek ‘1. Derece Arkeolojik Sit’ olarak tescillendiği ortaya çıktı. Socar, kalıntıların 5 metre ötesine RES, 45 metre ötesine de termik santral, liman ve kömür deposu yapmayı planlıyor.

2015 Aralık onaylı 1/1000 ölçekli imar planı

Azeri devlet petrol şirketi Socar’ın iki termik santral ve 17 rüzgar türbini yapmak istediği İzmir Aliağa’daki Ilıca Burnu’nda, koruma kurulunun 2012’de yüzey araştırması sırasında antik dönemden kalma liman ve taş ocağı kalıntılarına rastladığı ve bölgeyi ‘1. Derece Arkeolojik Sit’ olarak tescillediği ortaya çıktı. Tescil kararına rağmen Socar, arkeolojik sit alanının 5 metre ötesine rüzgar türbini, 45 metre ötesine de yan yana iki termik santral, liman ve kömür deposu inşa etmek istiyor.

Arkeologlar Derneği’nin başvurusuyla İzmir 2 No’lu Koruma Kurulu’ndan alınan kararlarda, Socar Power Enerji Yatırımları A.Ş.’nin inşa etmek istediği termik santralin ÇED raporu kapsamında 2012’de kurula başvurduğu, kurulun bunu değerlendirmek üzere Ilıca Burnu’nda yüzey incelemesi yaparak antik döneme ait “merdiven”, “liman olması muhtemel alan” ve “antik taş ocağı” kalıntılarına rastladığı ve alanı üç parça halinde tescillediği belirtiliyor.


Kararlarda, kurulun 2014’te ‘1. Derece Arkeolojik Sit’ olarak tescillediği antik taş ocağının sit sınırları içinde rüzgar türbini inşa edilmesine izin vermediği, fakat ardından 2015 Aralık’ta türbinin kaydırılarak sit alanı sınırına bitişik olarak inşa edilmesine izin verdiği ortaya çıktı.

1/1000 ölçekli imar planı üzerinden ölçüldüğünde, arkeolojik alan ile rüzgar türbini arasında yaklaşık 5 metre, kıyıdaki arkeolojik kalıntılar ile termik santralin limanı arasındaysa 45 metreden az mesafe olduğu görülebiliyor. Kurulun onay verdiği imar planı değişikliklerine göre, alana toplam 17 adet rüzgar türbini yapılması öngörülüyor. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, bu plan değişikliklerine dava açma hazırlığında.

Kurul, birinci termik santralin yanına inşa edilmek istenen ikinci santralin (‘Socar Power Termik Santrali-2 ve Kıyı Yapısı Kapasite Artışı Entegre Projesi’) liman ve boru hattını mümkün kılacak imar planlarını da Şubat 2014’te onaylamış. Söz konusu boru hattı, kıyıdaki kalıntıların sadece birkaç metre ötesinden başlıyor.

Tescil kararının alındığı 2012’de koruma kurulu, ilgili belediyelerden arkeolojik alana dair detaylı (1/5000 ve 1/1000 ölçekli) ‘Koruma Amaçlı İmar Planları’nın hazırlanmasını istemiş, ancak bu planlar henüz hazırlanmamış veya kurul tarafından onaylanmamış.

Arkeolojik alana paramparça tescil

Kurulun arkeolojik sit alanını üç küçük parça halinde tescillemesini eleştiren Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, bunun bütüncül koruma anlayışıyla uyuşmadığını, kalıntıların tümünü kapsayacak daha geniş bir sit sınırı belirlenmesi gerektiğini belirtiyor.

Socar’ın ilk termik santral projesine karşı (‘Socar Power Termik Santrali Entegre Projesi’) 2013’te açtıkları dava devam eden Ege Çevre ve Kültür Platformu’nun (EGEÇEP) avukatları, ÇED raporunda tek cümleyle geçiştirilen ve ‘1. Derece Sit’ olduğuna bile değinilmeyen arkeolojik alan hakkında mahkemeye başvuru yaparak, burada içinde arkeolog da bulunan bir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasını talep etti.

İki termik santralin de ÇED raporlarında, kalıntılara dair sadece tek bir cümle geçiyor: “Proje alanı içerisinde değil fakat ÇED inceleme alanı içerisinde ve proje alanına 200 metre uzaklıkta Arkeolojik Sit alanı bulunmaktadır.” Oysa imar planları üzerinden ölçüldüğünde mesafenin yaklaşık 45 metre olduğu anlaşılıyor. Alana yapılacak 17 RES (Rüzgar Enerjisi Santrali) için ise Kasım 2014’te ‘ÇED gerekli değildir’ kararı onayı alınmış.

Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Arkeolog Yiğit Ozar: 
“Parsel içinden üç parça, sanki bir arkeolojik alan değil de yapı tescillermişçesine, ayrı ayrı olarak 1. Derece Arkeolojik Sit ilan edilmiş. Kalıntılar arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyen bu karar, bütüncül koruma anlayışı ile bağdaşmıyor. ÇED raporunda tescilli sit alanı – ve arkeolojik potansiyeli olan diğer alanlar – tek cümleyle geçiştirilmiş. Üstelik, çeşitli imar planları ve plan değişiklikleri hazırlandığı halde, kurul kararlarında sürekli istenildiği hatırlatılan koruma amaçlı imar planı da hala hazırlanmamış. Kültürel miras bağlamında bir diğer risk ise termik santraller tamamlanıp çalışır hale geçtiğinde oluşacak ağır hava kirliliğinin kalıntılar üzerinde sebep olacağı bozulmalara yönelik bir araştırma yapılmamış olması… Böyle bir tahribat sadece parsel bazında değil Kyme antik kentinin de bulunduğu çevrenin tüm kültür varlıkları için bölgesel bir risk oluşturabilir. Yeterli arkeolojik araştırma yapılmamışken sit komşuluğundaki bu alanlardaki termik santral ve RES projelerini değerlendirmek mümkün değil.”

EGEÇEP Avukatı Hande Atay: 
“Dava konusu ettiğimiz termik santralin ÇED raporunda kalıntıların 1. Derece Arkeolojik Sit olarak tescillendiğinden bile bahsedilmemiş, bunlar özellikle önemsiz gibi gösterilmiş. Oysa ÇED raporunda arkeologlar ile malzeme koruma ve konservasyon uzmanları tarafından hazırlanmış, santralden kaynaklı kirliliğin kalıntıları nasıl etkileyeceğine ve olası tahribata dair detaylı bir değerlendirme bulunması gerekirdi. Tescilli sit alanınının koruma amaçlı imar planı da hazırlanmamış. Tüm bu eksiklikleri mahkemeye sunarak alanın içinde arkeolog ve koruma uzmanlarının da bulunduğu bir bilirkişi heyeti tarafından tekrardan incelenmesini talep ettik. Aliağa’da sanayii ve enerji yatırımlarından dolayı arkeolojik alanların önemini özellikle görmezden gelme eğilimi var, kalıntılar yatırımlara engel olarak görülüyor. Aliağa’daki son ormanlık alanların, termik santral ve RES’lerin yapılmak istendiği Ilıca Burnu’nda yer aldığını da belirtmek gerekiyor.”

Yazar Elif İnce