• Hülya Yıldırım
  • Yorum yapılmamış

Türkiye’de İklim Koruma Davaları ve Hukuki Durum Raporu ‘Mart – Nisan 2017

İklim adaletinin mevzuat, yurttaş davaları ve ÇED raporları boyutuyla görünümünün anlatılmaya çalışıldığı raporda; iklimin korunmasını iyi yaşama ve gelişme hakkıyla birlikte sağlayabilmek için, yurttaşların da etkin olduğu kamu politikalarının oluşturulmasının, yürütülmesinin ve takibinin önemli olduğu vurgulanıyor.

İndirmek için tıklayın.

İklim adaletinin, mevzuat, yurttaş davaları ve ÇED raporları boyutuyla görünümünün anlatılmaya çalışıldığı raporda; iklimin korunmasını iyi yaşama ve gelişme hakkı birlikte sağlayabilmek için, yurttaşların da etkin olduğu kamu politikalarının oluşturulmasının, yürütülmesinin ve takibinin önemli olduğu vurgulanıyor.

İklimin küresel ölçekte korunması için Türkiye’nin Paris Anlaşması’ndan kaynaklanan taahhütleri ve talepleri var. Küresel iklim değişikliği politikalarında, Türkiye’nin umduklarının gerçekleşmesi ve ulusal katkı beyanlarının somutlaşması arasında ise geniş bir açı var. Bu açının kapanması ise mümkün. Paris Anlaşması’ndan kaynaklı 2 santigrat derecelik azaltım hedeflerini tutturabilmek için kamu politikasının belirli ilkeler içerisinde şekillenmesi önemli. Taahhüt hedeflerini tutturabilmek için karbon salımları sıfırlanmalı ya da sınırlanmalı ve fosil yakıtları asgari düzeyde tutmak temel amaç olmalıdır.

Türkiye ekonomik gelişme hedefli iklim politikasını teknoloji transferi, yenilikçi teknoloji, yenilenebilir enerji araçlarıyla şekillendirmeye çalışıyor. İklim fonları ise bu araçların hayata geçirilmesi için orta vadede önemli bir finansal olanak olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin iklim fonlarından şu anda yararlanması mümkün değil. Ancak iklim politikası yalnızca teknoloji transferi, yenilikçi teknoloji ya da yenilenebilir enerji politikasıyla şekillendirilebilecek kadar teknik düzenleme meselesi olarak görülmemelidir. Aksi takdirde doğal ekosistemlerin korunması mümkün olmayacak ve hatta yok olması kaçınılmaz olacaktır. Bu da hedeflenen ekonomik beklentilerle de çelişir bir durumu işaret etmektedir.

Devletin ekonomik hayatın yeniden düzenlenmesinde etkisi de giderek arttırmaktadır. Devlet, etkin müdahale araçları ile karbon salımının dengelenmesine yönelmelidir. Doğal ekosistemleri yok eden yatırımların planlanmasının önüne geçmek gelişmenin sağlanması için de gereklidir.

Dünya düzeyinde iklim politikalarında mevcut çatışmalı ve kararsız ortam devam ederse iklimin yenilikçi teknoloji ya da yenilenebilir enerji kaynakları ile planlanmasının iklim politikası ve değişikliği açısından bir artı değeri olmayabilir. Fosil yakıt kullanımını azaltmak için yenilenebilir enerji kaynağını tercih ederken bu amaçla orman ekosistemi yok edilmemelidir. İklim politikasının gerçekleştirilmesi için var olan ekosistemlerin bütünlüğünün korunması çok önemlidir.

Bu nedenlerle, iklimin korunmasını iyi yaşama ve gelişme hakkı hedefleriyle birlikte sağlayabilmek için yurttaşların da etkin olduğu kamu politikalarının oluşturulması, yürütülmesi ve takibi çok önemli hale gelmiştir.

Yazar Hülya Yıldırım