• Elif Bulut
  • Yorum yapılmamış

Bir Başarı Hikayesi Olarak Görmezden Gelme

Görmezlikten gelme konusunda toplumsal evrimin ileri aşamalarında olduğumuzu söyleyebiliriz. Bir sorun hakkında uzun uzadıya konuşmayı sevmeyiz. Ayrıntılandırılmış ve ince elenmiş, hatta tasarlanmış karar süreçlerinden sıkılırız, karar alır uygulamayız.

Bizim adımıza düşünen birilerinin mutlaka olduğunu varsayarız. Bu nedenle de düşünme edimi de belli bir sınıfın özel çıkarı olarak hor görülür. Hatta düşünmek için ayrılan zamanlarda her zaman yapacağımız iyi şeyler vardır.

Hepimiz müstakil olarak en iyi ve en doğru tercihlerde bulunmakta kendimizi son derece mahir sayarız. Ancak, birlikte hareket etme becerilerimiz pek az gelişmiştir. Bunun bir kısmı eğitim sisteminden,pragmatizmlerden, bir kısmı da iş bitirici kolaycılığımızdan beslenir.

Bir gün ansızın kuraklık rüzgarı tepenin ardından şehre inerse; düşünecek çok fazla sebebimiz olacaktır. Hem bunları şimdiden düşünmek de ölmekten korktuğumuza delalettir. Oysa; şu robotlar çağında her hadisenin mutlak bir çözümü vardır. Vardır elbette; lakin biz hiç bu çözümün parçası olmaya yanaşmayız.

Eni konu küçük sahil kasabası hayali kurarız. Bakkal dükkanında gazoz sararız. Harvey kasırgası kapıdan girdiğinde, sesi biraz daha yükseltir, fırtınanın hızına kulak kesiliriz. Neticede bir başarı hikayesi olarak yaşıyoruz hayatı. Yaz bitiyor, Türkiye yepyeni bir iklime soyunuyor. Soru şu, yeni resme hazır mıyız?

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da bu soru geçtiğimiz ay en sık gündem maddelerinden biriydi. Morales, iklim değişikliği temeli sorunların altını çizdi. Yoksulluğa vurgu yapan ülke başkanlarının sayısı arttı. Tüm dünya, dünya beşten büyüktür demeye çalışsa da kimse birbirini dinleyecek bir dile de sahip değildi. Tam da bu nedenle ekolojinin korunması için asgari bir pakt üzerinde anlaşmaya varmak için Fransa bir öneri getirdi. Çevre için küresel bir pakt ne getirir ne götürür bir sonraki sayıda ayrıntılı olarak dert edineceğiz, ama bir başarı hikayesi olarak görmezden gelme, hem dünyaya hakim egemen devletlerin hem de o hakimiyetin altında ezilen bizlerin meselesi..

Şimdi ilk elden görmemiz gereken şu ki; iklim eşitsizlikleri hepimizi eşit derecede olumsuz etkilemeyecek. En altta kalanları daha çok etkileyecek. Ancak bir üste çıkmak için gösterilen bu çabanın kendisi de bizlerin daha fazla aşağıya doğru çekilmesine de yol açıyor.

Tam da bu nedenle toplumsal ve ekolojik maliyetler daha sağlıksız bir dünyanın yükünü bizlerin sırtına yüklüyor. Sorun ise kimse bu; bizin, “biz” olduğunun farkında olmaması…

Tabi ki bir başarı hikayesi olarak görmezden gelme, körleşmeyi de beraberinde getiriyor..Sahi bu da bizi biz yapan bir hikaye mi?

Yazar Elif Bulut