• Hülya Yıldırım
  • Yorum yapılmamış

Jugheli ve Diğerleri-Gürcistan Davasi Hukuki Değerlendirmesi: Termik Santraller ve Aile Hayatının Korunması

Hukukçular Refia Kadayıfçı, Hülya Yıldırım ve Fevzi Özlüer; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Tiflis’te bulunan “Tboelectrocentrali” termik santraline ilişkin Jugheli ve Diğerleri-Gürcistan Davası hakkındaki kararını değerlendirdiler. Yayında ayrıca, AİHM kararının Türkçe çevrisine de yer veriliyor.

İndirmek için tıklayın.

Geçtiğimiz Temmuz ayında (2017) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Tiflis’te bulunan “Tboelectrocentrali” termik santraline ilişkin Jugheli ve Diğerleri-Gürcistan davası hakkında kararını açıkladı.  Ivan Jugheli ve iki diğer başvurucu, evlerine yakın konumlanmış Tboelectrocentrali santralinden kaynaklı hava, ses kirliliğine ve elektromanyetik kirliliğe karşı devletin kendilerini koruma ödevini yerine getirmediğini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması” hakkındaki 8. Maddesini ihlal ettiğini iddia etti.  Mahkeme, başvurucuların hava kirliliğine ilişkin iddialarını haklı bularak çevresel zarar davalarında başvurulan Sözleşme’nin 8. Maddesinin ihlal edildiğine hüküm verdi. Mahkeme, bu kararıyla, 8. Maddenin çevre davalarındaki uygulamasına yönelik içtihadına “dönüm noktası” kabul edilebilecek bir yenilik getirmemiş olsa da  ilk defa bir termik santralden kaynaklı zarar iddiasında 8. Maddenin ihlaline hükmetti. Bu davayı önemli kılan da bu hüküm.

Karar Süreci

Davaya konu olan santral 1911 ve 1939 yıllarında devlet tarafından inşa edilmiş olup 1999 yılında özel şirkete devredilmişti. Santrale sadece 4 metre mesafede ikamet etmekte olan başvurucular, devir işlemini takip eden yıllarda Tiflis Belediyesi’ne santralden kaynaklı oluşan hava, ses kirliliğine, elektromanyetik kirliliğe ve su sızıntısının verdiği rahatsızlığa ilişkin şikâyette bulunmuştur. Daha sonra santral yetkililerine dava açmıştır ama davalı santral yetkililerinin davacılara ücretsiz elektrik ve ısıtma temin edeceklerini taahhüt etmesiyle taraflar uzlaşmıştır. Bu anlaşmanın uygulanmaması üzerine başvurucular yeni bir dava açarak şikâyetlerini tekrar ileri sürmüştür. Yerel mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarında santralin baca filtresi kullanmaması, teknik uyumluluk belgelerinde kusur olması, tampon bölge olmaması sebebiyle insan sağlığını tehdit edebileceği belirlenmiştir. Lakin mahkeme sadece iki davacının ses kirliliğine ilişkin iddialarını kabul etmiş diğer davacıların sağlık problemleri ve santralden kaynaklı kirlilik arasında somut bir illiyet bağı kuramaması sebebiyle iddialarını reddetmiştir. Temyiz sürecinde de sonuç alamayan başvurucular davayı AİHM önüne getirmiştir. AİHM de davacıları haklı buldu.

Uluslararası hukuk açısından önemli sayılacak bu kararla ilgili kararın karar özetini ve kararın tamamını bu nedenle yayınlamaya karar verdik. Türkiye yargı çevresi ve yurttaşları tarafından da bu kararın önemli olduğunu düşünüyoruz.

Yazar Hülya Yıldırım